Bu başlığı tamamen bizim çocuklar yani Mavi Saçlı Çinli Kız ve abisi buldular 🙂 Bana da yine hikâyesini yazmak kaldı.

Çocukların günlük rutin işlerle ilgili sorumluluklarını nasıl artırabilirim, evde ne gibi görevler verebilirim diye düşünüyordum. Çünkü bu sayede biliyorum ki, bir işi üstlendiklerinde, hem kendilerine güvenleri artacak, hem de yapabildiklerini bize gösterip, anlatacaklar. Masayı kurmak, toplamak, çöpü kapının önüne koymak, market sonrası alışveriş torbalarını yerleştirmek, yataklarını en azından haftasonu toplamak vb işleri yapmalarını genelde hep ben söylüyorum, yaptırmaya çalışıyorum ama düzenli olarak yapmalarını oturtamadım malesef 🙁 Oğlum, geçen yıl lise sınavlarından alnının akıyla çıkınca dedim ki, artık o da evde bir takım işleri rutin olarak üstlensin, öğrensin, böylece MSÇK (Mavi Saçlı Çinli Kız) da düzenli, planlı şekilde öğrenmiş olur. Dolayısıyla ikisine de rutin görevler vermek istedim. Hikayeyi anlatmadan, öncelikle şunu söylemek istiyorum: Çocukların yaratıcılıklarını küçümsemeyelim. Onların enerjisi, olaylara bakışları bizden çok farklı olabiliyor, bu yönlerine saygı duyalım ve onlardan öğrenmeye çalışalım.

Usta Sinek ve Çırak’a gelirsek; bir akşam aynen şöyle dedim : “Çocuklaaar, zaman zaman bana mutfakta yardım ediyorsunuz ancak bunu düzenli yapalım, hem de siz bana daha çok yardımda bulunmuş olursunuz. Mesela, Çarşamba akşamları ödevlerinizin daha az olduğu bir gün ve bu nedenle akşam yemeğinden sonra mutfağı tamamen siz toplayın.”

Önce baya bir mırın kırın ettiler ancak sonra -sanki ikisi birlikte yapacaklarından sanırım- “tamam” dediler. Ancak bir şartları vardı : Ben mutfağa hiç girmeyecektim! Bir anda iyi bir şey mi yapıyorum acaba diye düşündüm. Ama kabul ettim mecburen:)

Çocukların yaratıcılıklarını küçümsüyoruz gerçekten, çünkü, sonrasında öyle güzel ve bence kesinlikle tiyatro olabilecek kadar komik bir sahne çıkarttılar ki çok şaşırdım ve güldüm 🙂

O akşam yemeğimizi yedik ve eşimle hiç bir şeye elimizi sürmeden salona geçtik. Aslında “oh” çekmem gerekirken bir yandan da “Eyvah, ben ne yaptım? Yapabilecekler mi? Bardak, tabak kırılacak kesin!” şeklinde düşünmeye ve içimden söylenmeye başladım. Yarım saat boyunca acayip tangır tungur sesler geldi mutfaktan. Bir taraftan da gülüşmeler, bağırıp çağırmalar geldi. Şöyle konuşmalar duydum mesela:

Oğlum : Bana mutfakta Usta Sinek diyeceksin, sen de Çırak’sın. Tamam mı?

MSÇK : Tamam Usta Sinek !

Oğlum: Güzel, hadi bakalım, masadakileri şuraya koy Çırak!

MSÇK : Tamam, Usta Sinek !

sonra gülüşmeler, sesler, bir süre devam etti. Sonra MSÇK bizim yanımıza geldi. “Annecim, ben banyodan bez almaya gidiyorum, çok özür dilerim, istemeden oldu ama bir bardak kırdım, onu temizleyeceğim de !”

Eyvah, şimdi bir yerleri kesilecek diye yine endişelenirken, kızım : “Anne, çabuk olmam lazım, Usta Sinek beni çağırıyor” dedi. Bezi verdim ama yine beni mutfağa sokmadılar, salona geçirdiler zorla! Bu role öyle büründüler ki, sorumluluk, kendine güven duyma üzerine bir de tiyatro oynamaya kadar gitti. Senaryoyu da kendileri yazmışlardı. Biri usta, diğeri çırak, birlikte ekip çalışması ile (tabi abi-kardeş hiyerarşisini usta-çırak olarak gördüklerinden, kim usta kim çırak olacak kavgası çıkmamış oldu:)) yaptıkları işten zevk aldılar.

Beklentilerim fazlasıyla karşılanmış halde ve biraz da şaşkınlıkla bir yandan onları dinleyerek salondan takip ederken bizi şaşırttıkları son nokta şu oldu. Salonda ellerinde birer tabak meyve ile geldiler ve dediler ki: “Bugün biraz geç yemek yedik, meyvenizi yiyemediniz ama şimdi burada yiyebilirsiniz, buyurun size ekstra ikramımız ! “

İşte beklentilerin ötesine geçmiş olmak böyle bir şeymiş…Onlara fırsatlar yaratmamız gerektiğini bir kez daha görmüş oldum. Çocuklarımıza inanalım, güvenelim. Onlara uygun şartları sağladığımızda her şeyin üstesinden fazlasıyla gelecekler ve bundan da gurur duyacaklar.

Meyveleri yedikten sonra ancak girebildik mutfağa eşimle. Masa ve tezgah pırıl pırıldı, bulaşık makinesine bazı eşyalar ters 🙂 yerleşmiş olsa da hepsi yerleşmişti. Kaşıklar yapışık konsa da en azından doğru yerlere konmuştu. Lavoba temizlenmiş, etrafta hiç çöp yoktu. Bardağın da sadece ucu kırılmış, o yüzden kırık açısından da bir tehlike olmamış. Biraz yere dökülen suyu temizlemişler bezle 🙂 İki adet tencere tezgahta kalmış, çünkü onu dolapta koyacak yer bulamamışlar 🙂 E, daha ne diyeyim ??

Tek diyebileceğim: “Ellerinize sağlık çocuklar, bizi çok mutlu ettiniz” idi. Tabi, bir sonraki Çarşambayı iple çekmeye başladım 🙂 Teşekkürler Mavi Saçlı Çinli Kız ve abisi !